5 Ekim 2016 Çarşamba

Metro 2034

Yazar: Dmitri Glukhovsky
Çeviri: Deniz Banoğlu / 2015
Türkçe Baskı: Panama Yayıncılık / 495 Sayfa

Dmitry Glukhovsky'nin ilk kitabı olan Metro 2033'e daha önceki yazılarımızda değinmiştik. Yazar ikinci çalışmasını da  aynı evren üzerinde kurgulamış. Kitap yine çıktığı yıl Rusya listelerinde 300.000 gibi bir satış rakamı elde etmiş ve resmi sitesi üzerinden ücretsiz şekilde yayınlanmış. Bu da eserin satılan yazılı kopyalarının yanı sıra yüz binlerce okuyucuya daha ulaşmasını sağlamış.

Metro 2034 isminden de çok açık olduğu şekilde ilk kitaptaki maceranın bir yıl sonrasında Metro'da olan olayları bize anlatmakta. Bu kitapta yazarın dili ve anlattığı olayların kurgulanmasında bazı farklar göze çarpıyor. 2033'deki yüksek tempo, gizem ve serüvendeki akıcılık yerini daha dingin ve duygusal bir hikayeye bırakmış durumda. Son derece iyi hissettiğimiz yalnızlık hissi ise artık yok. Bu hissin olmamasının başlıca nedeni tabi ki karakter farklılıkları. Bir sene önceki kahramanımız Artyom daha çok dünü ve yarını düşünecek vakti olmayan, bugünün şartlarında hem kendi yaşamına tutunmaya hem de tüm Metro halkını etkileyecek olası yıkımı engellemeye çalışan bir karakterdi. Tüm kitap boyunca onun gözünden ve beyninden Metroyu gözlemliyorduk. 2034'de ise bir yerine iki karakterimiz bulunmakta. Bunlar yaşı ilerlemiş ve eşinden başka kimsesi olmayan Homer, babasıyla tek başlarına zorlu bir hayatı yaşamak zorunda kalan genç Saşa. (Yazar iki kitapta iki farklı karaktere de Saşa ismini vermiş. Genelde bu tür kitaplarda karakterlerin isim benzerlikleri olmaz. Heralde bir anlamı vardır)

Hikayenin akışı, farklı mekanlarda olan iki karakterin de gözünden eş zamanlı olarak ayrı ayrı işleniyor. Bu işleyiş sırasında geçmişi düşünmeler(flashback) son derece fazla. Bu da bize konunun evveliyatını anlamamızda yardımcı oluyor. Yayın evinin (Panama Yayıncılık) karakterler arası geçiş sırasında paragraf aralarına bir ayraç koymaması (örneğin *** gibi) başlarda biraz kafamızı karıştırıyor. Bunun yanında ilk kitapta yayın evinin (Gürer Yayınları) tüm dipnotları kitap sonunda toplaması gibi pratik olmayan bir uygulama yapmamışlar. Tüm dip notlar alışılagelmiş şekilde mevcut sayfanın en altında yer alıyor. Böylece bilmediğimiz bu metro istasyonları hakkında hikayeden kopmadan bilgi sahibi olabiliyoruz. Kitap boyunca kat ettiğimiz istasyon sayısı da ilk kitaptakine göre daha sınırlı olduğundan çok fazla kitap başında ve sonunda olan haritalara bakma ihtiyacını hissetmiyoruz. Bu da bizim hikayeden kopmamıza imkan vermeyen ayrı bir nokta. Macerada bize ara sıra da olsa eski dostların eşlik etmesi ise kitapla duygusal bir bağ kurmamızı sağlayan ayrı bir etken. Bu öyküde de ilk kitapta olduğu gibi bizi maceraya sürükleyen kişi Hunter. Serinin ana karakteri olarak bu adamı görmemiz sanırım yanlış olmaz.

2033'de Metro'da var olan karamsar havayı son derece iyi hissetmemize rağmen insanlığı bu hale getiren olayları çok derinlemesine anlama fırsatımız yoktu. Bir savaş olmuş, nükleer silahlar ateşlenmiş ve yeryüzünde insanoğlunun yaşamına elverişli olan tüm unsurlar bir anda ortadan kalkmıştı. 2034'de ise insanların neden ve nasıl metroya indikleri, orada yaşam kolonilerini nasıl kurabildiklerini daha belirgin anlama fırsatımız oluyor.

Kitabın oyun serisiyle olan ilişkisine gelecek olursak ilk kitaptaki gibi bir beklentimiz olmasın. Metro 2033 kitabı ve video oyunu son derece paralel ilerlerken, Metro 2034 ve video oyun serisinin ikincisi olan Metro: Last Light böyle bir paralellik içermiyor. Yani ikinci kitap ve ikinci oyun farklı hikayeler anlatmakta.

Sonuç olarak Metro 2034 bize apokaliptik bir 500 sayfa sunuyor, türün meraklıları için değerlendirilebilinir. Bizim gibi ilk kitabı bir çıta gibi koyanlar için ise biraz hayal kırıklığı olması kaçınılmaz. Kitabın satış rakamlarının bu denli olmasında ilk kitabın mutlak bir etkisinin olduğu görülüyor ama üçüncü bir kitap yayınlanırsa önceki eserlerin satış üzerindeki etkisi ne olur orası koca bir soru işareti.


Paylaş:

0 yorum:

Yorum Gönder

Popüler

Son