Yazar: John Shirley - 2011
Türkçe Çeviri: Kerem Ergener - 2016
Türkçe Baskı: İthaki Yayınları - 423 sayfa

Rapture Şehri, tüm kesimlerce şaheser bir seri olarak kabul edilen Bioshock üçlemesindeki eksik taşları doldurma görevini üstlenmiş bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Yazarı John Shirley oldukça üretken bir kalem. Kariyerine onlarca kitap ve ödül sığdırmasının yanında altına imza attığı başlıklar içerisinde Doom, Halo, Watch Dogs gibi isimleri görmemiz, Bay Shirley'nin video oyunlarından kitap uyarlamalarına pek de uzak olmadığını gösteriyor. Genellikle oyunlardan uyarlanan kitaplar, iyi bir ticari başarı yakalamış oyunun gazıyla lambur lumbur tarhana bulgur tarzında yazılır. Zaten hazır olan müşteri kitlesine amiyane tabirle biraz daha tiftmek amacındadırlar. Rapture da ise durum değişik. Belki de sonda söylemem gerekenleri başta söylüyorum ama Rapture Şehri her ayrıntısıyla aldığı parayı fazlasıyla hak eden bir kitap olmuş.
Daha kitabı rafta görüp de elinize aldığınızda üzerini kaplayan resimli kağıdın altında yer alan, koyu yeşil üzerine altın harflerle yazılı cildi görünce zaten bir kaç puan birden veriyoruz. Tabi ilk başta ne güzel yaptıklarını falan düşünüp helal olsun diyoruz ama kitabı okudukça anlıyoruz ki böyle bir kapağın seçilmesi tamamen kitabın bütünlüğüyle ilgili. Oyunu oynamış olan arkadaşlar yükleme ekranlarını gözleri önüne getirirlerse eğer ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.
Öykümüz İkinci Dünya Savaşı sonu itibariyle başlıyor.
"Fırsatlar ülkesi Amerika'da önüne gelen şansları çok akıllıca değerlendiren Andrew Ryan isimli SSCB göçmeni multi milyonerin bir ütopya yaratmayı amaçlaması öykümüzün merkez noktası. Dünya genelinde devletlerin, üreten kesim üzerinde (Bilim insanı, sanat insanı, çiftçi, tüccar vb) uyguladıkları sansür, vergi, koşulsuz denetim gibi baskıcı politikaları ve bunların yanında gözlerini bile kırpmadan kitleleri bir anda öldürmeyi göze alabilen vahşilikleri Ryan'ın kafasında bazı düşünceler yeşertir. Andrew tüm bu yapıdan tiksinmektedir, ayrıca aptal, beceriksiz, üretmeyen beyinlerden de nefret ediyordur. İnsanların daha iyi şartlarda yaşayıp refaha kavuşması için tüm bu asalaklardan izole edilmiş bir biçimde yaşaması gerekiyordur. Ha bide din olayı var. Din, Ryan'a göre insanları diz çöktürmek, avutmak için onlara verilen afyondan başka bir şey değildir. Andrew Ryan ne kadar rafine bir toplum yaratmak istesede her sistemin olduğu gibi Rapture'ın da en zayıf halkası yine insanlar olacak ve Ryan bile er yada geç kendinin de herkes gibi insani zaafiyetlere sahip olduğu gerçeğiyle yüzleşecektir.
Sahip olduğu sınırsız maddi güç ve vizyon ile okyanusun altında, Kuzey Atlantik'de insanlığın kurtuluşu, medeniyetin en gelişmiş noktası olacak olan Rapture Şehri'ni inşaa eder. Rapture'a yaşamaya gelen herkes Ryan tarafından seçilir ve özel bir mektup ile davet edilir. Şehrin gizliliği açısından Rapture'a yaşamaya gelen insanlar bir daha dışarı çıkmamayı, kendi ve ailelerinin yaşantısını hayatları boyunca bu şehirde geçirmeyi kabul etmeleri gerekmektedir."Kitabımız tek bir ana karaktere sahip değil. Hikaye örgüsünün bir çok karakter tarafından sırtlanması kurgunun çok dengeli bir biçimden dağılmasını ve tabana sağlam oturmasını sağlamış. Karakter aralarından çok keskin geçişler olmasına rağmen bu geçişlerin çok net hatta başlık ve tarihler aracılığıyla sağlanması öykü sırasında bocalamamıza imkan vermiyor.
Yazarın dili(çevirmenin de etkisiyle) oldukça akıcı. 1940 ve 1950lerde geçen bir hikayenin içerisine klişeler oldukça iyi serpilmiş. Öyküde hayat bulan karakterler zihnimizde çok rahat canlanabiliyor ve New York köşelerini hayal edebilmemiz bir yana Rapture sokaklarını bile çok rahatlıkla kafamızda canlandırabiliyoruz.
Kitabımız toplam olarak 423 sayfa halinde numaralandırılmış ama hikaye ancak 11. sayfada başlıyor. Puntolar ufak sayılabilecek düzeyde, sayfa başına yaklaşık 35 satırlık cümleler sığdırılabiliyor. Sayfalarda hiçbir görsel ögeye yer verilmemiş durumda.
Komik bir rastlantı belki ama inceleme yazısı yazdığımız bu dördüncü kitap ve yine farklı bir dip not uygulamasıyla karşılaşıyoruz. Yani bu kadar basit bir nokta üzerinde nasıl dört kitapta dört ayrı uygulama oluyor şaşıyorum. Bu kez yayın evi İthaki bir sayfada başladığı dip nota diğer sayfada devam ediyor. Örneğin 37. sayfada başlayan bir dip notun devamı 38. sayfada. Niçin böyle bir düzen yapmışlar anlayamadım doğrusu.
Kitabın geneline baktığımzıda ise neredeyse kulp bulmak imkansız. Tabi ki her okuyucunun dikkat ettiği, hassasiyet gösterdiği farklı noktalar vardır ama Oyun Laboratuvarı olarak biz kitabı çok beğendik, sizinde keyifle okuyacağınıza inanıyoruz.